Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik 11 Ağustos 2022 tarih ve 31920 sayılı Resmi Gazete’de ve yine aynı gün EPDK’nın 4 Ağustos 2022 tarih ve 11098 sayılı kurul kararı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelik değişikliği güneş enerjisi sektöründe kaotik bir ortam yarattı ve hükümleri tartışılmaya devam etmektedir. Kimi sektör temsilcisi yönetmelik değişikliğinin yararlı olacağını düşünürken kimi ise sektöre darbe vuracağını ifade etmektedir. EPDK, yönetmelik değişikliğinin neden yapıldığını, nasıl uygulanacağına dair bir bilgi notunu paylaşarak konuya açıklık getirmeye çalışmıştır.
Tüketim kadar üretim odaklı olduğu ifade edilen yönetmelik değişikliğinde göze çarpan önemli değişiklikler; sanayicinin kendi tesisinin bulunduğu dağıtım bölgesinin dışında başka bir dağıtım bölgesinde lisanssız üretim tesisi kurabileceği ve üretilen elektriğin bir kısmının bedelsiz katkı olarak alınmasıdır. Yönetmelik değişikliğinin 16. Maddesinde yer alan ve sektör içinde tepki çeken maddelerden birisi olan “12/5/2019 tarihinden sonra yapılan başvurular neticesinde bağlantı anlaşmasına çağrı mektubu almaya hak kazanan kişilerin, ihtiyacının üzerinde satışa konu edilebilecek üretim miktarı, ilişkili tüketim tesisinin toplam elektrik enerjisi tüketimini geçemez. Bu miktarın üzerinde sisteme verilen enerji YEKDEM’e bedelsiz katkı olarak dikkate alınır.” hükmünü tartışmaya çalışacağız.Bu yönetmelik değişikliğinin Resmi Gazete’de yayımlandığı gün, EPDK’nın 04/08/2022 karar tarihi ve 11098 sayılı kurul kararı da yayımlanmıştır. Bu kurul kararı ile ihtiyaç fazlası elektriğin sisteme nasıl verileceği ve üretilen fazla elektriğin YEKDEM kapsamında nasıl değerlendirileceği belirlenmiştir.
Değişikliğe uğrayan 12.05.2019 tarihli yönetmeliğin 24. maddesi İhtiyaç fazlası enerjinin değerlendirilmesi başlığı altında “…ihtiyaç fazlası elektrik enerjisi olarak görevli tedarik şirketi tarafından ilgisine göre belirlenen fiyattan, YEKDEM kapsamında değerlendirilmek üzere on yıl süreyle satın alınır. Bu süre ilgili üretim tesisinin 19 uncu maddenin ikinci fıkrası çerçevesinde şebekeye enerji vermeye başladığı tarihten itibaren hesaplanır.” Hükmü çerçevesinde bu zamana kadar yüzlerce lisanssız yatırım devreye alınmıştır. Bu yatırımlar yapılırken öz kaynaktan ziyade diğer finansal araçlar kullanılmış ve bir ödeme takvimi oluşturulmuştur.
İdare hukukunda kazanılmış hak kavramı sürekli tartışılmış ve hala tartışılmaktadır. Genel itibariyle kazanılmış hak; yürürlükte bulunan hukuka göre bireyler lehine oluşan haklar ya da hukukî durumlar olarak ifade edilmiş ve bu haklar kazanıldıktan sonra herhangi bir kanun ya da idarî işlemle ortadan kaldırılamayacağı, hukuk düzeni hakları ve menfaatleri koruduğu gibi kazanılmış hakları da koruduğu belirtilmiştir.
Anayasa’mızın 2. Maddesinde hukuk devletini; “her türlü işlem ve eylemi hukuka uygun, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren devlettir.” Olarak tanımlanmıştır. Ayrıca; ‘hukuk devleti’ ilkesi, yürütme organının faaliyetlerinin yönetilenlerce belli ölçüde öngörülebilir olmasını, herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesini, ekonomik ve sosyal yaşamlarındaki tutum ve davranışlarını buna göre düzene sokabilmesini gerektirir. Zira hukuk devletinin gereği olan belirlilik ve hukuki güvenlik ilkesi, idarenin keyfi hareket etmesini engeller. (Danıştay 10. Daire E:2022/1780 K: 2022/3158)
Tartışılması gereken bir başka konu da yönetmelik değişikliğinin 1044 sayılı 09/05/2019 tarihli olan Cumhurbaşkanlığı Kararı’na uygunluğunun denetimidir. Çünkü değişiklik yapılan yönetmeliğin temeli olan 1044 sayılı 09/05/2019 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararı’dır.
Danıştay’ın bir kararında ifade edildiği gibi, normlar hiyerarşisi, her türlü normun hiyerarşik olarak sıralanması ve birbirine bağlı olması anlamına gelmektedir. Bu hiyerarşik sıralamada daha altta yer alan bir norm, kendisinden üstte bulunan norma aykırı hükümler içeremez. Bir başka deyişle alt norm niteliğindeki düzenleyici işlemler, bir hakkın kullanımını üst normda öngörülmeyen bir şekilde daraltamaz veya kısıtlayamazlar. (Danıştay 11. Daire, T. 13.06.2014, E. 2013/3728, K. 2014/4312).
Mevcut mevzuata göre, bir Cumhurbaşkanı kararı, bir bakanlığın çıkardığı karara göre üst seviyede yer almalıdır. Aralarında hiyerarşi olmayan idarelerin düzenleyici işlemleri arasında bir çatışma halinde de hangi işleme öncelik verileceği gündeme gelebilir. Örneğin bir Cumhurbaşkanı kararı ile bir kamu kurumunun yönetmeliği arasında bir çatışma durumu oluşabilir. Aralarında hiyerarşi olmayan idarelerin düzenleyici işlemleri arasındaki çatışmada, o işlemin hangi mevzuatı veya idarenin görev alanını ilgilendirdiğine bakmak gerektiği gibi,( Gözler, İdare Hukuku, s. 416.) işlemin hukuki dayanağına da inmek gerekebilir. (Danıştay Dava Daireleri Kurulu, T. 23.02.1979, E. 1977/685, K. 1979/65, İHİD, Yıl 1, Sayı 2, 1980, s. 151 vd.; Danıştay 7. Daire, T. 22.05.1990, E. 1989/1007, K. 1990/1423)
Bu anlamda, güneş enerji sektörünün yönetmelik değişikliğine olan itirazlarını sadece kazanılmış hak kavramı üzerinden değil normlar hiyerarşisine aykırılık yönünden de yapması gerektiğini düşünmekteyiz. Nitekim değişiklik yapılan yönetmeliğin temeli olan 1044 sayılı 09/05/2019 tarihli olan Cumhurbaşkanlığı Kararı hala mevzuatımızda yer almakta olup ihtiyaç fazlası elektriğin ne kadarının satılabileceği ile ilgili bir sınırlama bulunmamaktadır. Bu hususlarla beraber, yönetmelik değişikliğinin ve 04/08/2022 tarihli EPDK kurul kararının 11/08/2022 tarih ve 31920 sayılı Resmi Gazete’de yani aynı gün yayımlanmış olması şekil ve ilan açısından da sorunlu görünmektedir.
Av. Arsin Demir
Kaynak: http://www.ademir.av.tr/yonetmelik-degisikliginin-hukuki-boyutu/
Konya’nın Selçuklu ilçesinde 22,5 MW kapasiteli Aşağıpınarbaşı Lisanssız Güneş Enerji Santrali (GES) kurulacak. Kaynak: Konya’da 22,5 MW’lık Aşağıpınarbaşı GES kurulacak
T.C. Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü (TCDD), 81 milyon TL yatırımla Konya’da 22,5 MW’lık güneş enerji santrali kurup işletecek.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü Demiryolu Modernizasyon Dairesi Başkanlığı ile TCDD Teknik A.Ş. arasında imzalanan “TCDD Sorumluluk Sahasının Enerji Mevzuatında Yer Alan Hükümlere Uygun Hale Getirilmesi İşi” kapsamında, Konya İli, Selçuklu İlçesinde güneş enerji santrali kurulacak. T.C. Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü (TCDD) tarafından 81 milyon TL yatırımla kurulacak Aşağıpınarbaşı Lisanssız Güneş Enerji Santrali (GES) 22,5 MW kapasiteli olacak.
33,67 hektarlık mera alanına kurulacak olan santralde 500 Wp gücünde 54.000 adet güneş paneli kullanılacak. Santralin ekonomik ömrünün 25 yıl olacağı öngörülüyor. Santralde üretilen elektrik, transformatör vasıtasıyla şebeke dağıtım gerilimine yükseltilip mevcut elektrik şebekesine aktarılacak.
Geçtiğimiz aylarda Lityum fiyatlarında görülen hızlı artış ve tedarik sorunu, Pil üreticilerinin alternatif üretim planlarını da hızlandırdı. Şirketler, kullanım alanı lityum pillerle büyük benzerlik gösteren Sodyum piller için arka arkaya adımlar atmaya başladı. Daha önce elektrikli eşyaların pilleri ve bataryalar için kullanılan lityum, son yıllarda elektrikli ve hibrit otomobil teknolojisinin temel yapı taşı haline geldi ve bu durum rezervleri sınırlı olan lityumda hızlı fiyat artışlarına neden oldu. S&P Global Commodity Insights’a göre artan pil talebi, lityum fiyatlarını geçen yıla göre yaklaşık yüzde 450 arttırdı. Bu gelişmeler de sodyum pil üretimi yatırımlarının artacağına yönelik açıklamaları peş peşe getirdi.
LİTYUMDAN 500 KAT FAZLA
Çin, hali hazırda sodyum pilleri ulusal enerji planına eklerken; Çinli pil üreticisi CATL önümüzdeki yıl, sodyum pil üretimine başlamayı amaçlıyor. Çinli Niu sodyum pilli ilk elektrikli, iki tekerlekli aracı gelecek yıl piyasaya süreceğini açıkladı. İngiltere merkezli Faradion da 2011’den bu yana sodyum pillere odaklanıyor. Sodyum pil üretimi konusunda öne çıkanlardan biri olan ABD’li Natron Energy ise sodyum pil teknolojisinin ticarileşmesinde ilk akla gelen isimlerden biri. Sodyum pillerin oda sıcaklığında 15 dakikada yüzde 80’e kadar şarj edilebilir olduğu ifade ediliyor. Sodyumun, lityum pillerde kullanılan metallerden daha bol miktarda bulunmasıysa, onu daha ucuz hale getiriyor. Dünyada mevcut sodyum varlığı, lityumun yaklaşık 500 katına karşılık geliyor.
‘SODYUMDA ÖNE ÇIKABİLİRİZ’
Dünyada sodyum pillere artan talep, Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Başkanı Rüstem Çetinkaya, sodyum pillerin kullanımının artmasıyla, sodyum içeren maden üretiminin de artacağını belirtti. Sodyum pillerin yaygınlaşmasıyla, elektrikli otomobil fiyatlarının da ciddi oranda düşebileceğini söyleyen Çetinkaya, “Dizüstü bilgisayar ve telefon gibi mobil cihazlarda kullanılan lityum iyon pillerin yerini de sodyum iyon piller alabilir. Çankırı, Çorum, Konya ve Mersin başta olmak üzere birçok ilimizde bulunan tuz (halit) üretimi ve trona üretimiyle ülkemiz sodyum pil kullanılan sektörlerde önemli role sahip olabilir. Geçtiğimiz yıl dünyanın en büyük tuz üreticisi Çin oldu. Türkiye ise 11’inci sırada yer aldı. Aynı dönemde en büyük trona üreticisi ise ABD oldu. Türkiye ise ilk 5 ülke içinde 2’nci sırada yer aldı” bilgisini verdi.
Rusya'nın Ukrayna’yı işgaline kadar MIT ile ortak çalışmalar yürüten Skoltech’in Öğretim Üyesi Stanislav Fedotov, çok sayıda teknoloji devinin sodyum pilde ilk ürünlerini piyasaya sürerek büyük yatırım yaptığını belirtti: “Sodyum, piyasadaki gelişmelere göre hızlı düşüş ve yükselişlerin yaşanma ihtimalinin az olduğu bir alternatif. Sodyumun öncelikle toplu taşıma araçları, kamyonlar, trenler ve tarım makineleri için önemli bir kullanım alanı yaratması bekleniyor. Sıfır voltta depolanabilir olması da çoğunlukla depolanan rüzgar ve güneş enerjisinde faydalı olabilir.” ABD’de 5 binden fazla bilim insanı ve mühendisin çalıştığı Pacific Northwest National Laboratory’de araştırmacı olarak çalışmalarını sürdüren Jason Zheng de sodyum piller için henüz yolun çok başında olunduğunu belirterek, “Yaptığımız araştırmalarla, sodyum pillerin kullanım ömrünü uzatabileceğimizi gördük. Sodyum piller ticarileştirildiğinde hafif hizmet tipi elektrikli araçlarda ve yenilenebilir enerji depolamada önemli rol oynayabilir” yorumunu yaptı.