Zebra Elektronik Genel Müdürü Berkay Somalı, "Şu an otoyollarda 150-200 civarında olan DC hızlı şarj istasyonlarının sayısı 2023 Nisan’da birden 1.500-1.700 bandına çıkmış olacak. Bu da elektrikli aracıyla memleketine gitmek isteyen ya da uzun yol yapmak isteyen pek çok elektrikli araç severi rahatlatacak bir unsur olacak." dedi.
Somalı, AA muhabirine Türkiye’deki elektrikli şarj istasyonları ağının gelişimine ve otomotiv sektörünün dönüşümüne ilişkin açıklamalarda bulundu.
Voltrun markasıyla elektrikli araçlar için şarj istasyonu üreten Zebra Elektronik’in 2011 yılında kurulduğunu ve tamamen elektrikli araç şarj ekosistemine yazılım ve donanım çözümleri üretmeye odaklanan bir firma olduğunu belirten Somalı, Voltrun markalarıyla yerli ve milli imkanlarla elektrikli araç şarj ekosistemine hem yazılım hem de donanım çözümleri ürettiklerini bildirdi.
Voltrun olarak şu an yaklaşık 500 yüz noktada elektrikli araç sahiplerine şarj hizmeti sunduklarını aktaran Somalı, "Bu adetleri her geçen gün artırıyoruz. 2023 hedefimiz 1.000 adeti geçmek. Buna hızlı şarj istasyonlarımızı da ekleyerek daha hızlı, daha müşteri memnuniyetini ön planda tutan bir hizmet anlayışını sunmak istiyoruz.
Bu sene ikinci jenerasyon dediğimiz ürünlerimizi ve hız hızlı şarj istasyonu ürünlerimizi piyasaya sunmayı düşünüyoruz. Bu noktada da üretim kapasitemiz gerek Türkiye gerekse de yurt dışında kendi markanızı yayabilmek için yeterli bir noktada. Tabii zaman içinde talep çoğaldıkça bunu da karşılayabilecek yatırımları yapmayı da planlıyoruz." dedi.
Berkay Somalı, sektörün nisanda çıkan yönetmelikle "bu yıl yeni doğduğunu" dile getirdi.
EPDK'nın şarj ağı işletmeciliğine ilişkin düzenlemesinin yatırım iştahını ve sektöre olan ilgiyi yükselttiğini belirten Somalı, "Şu anda 34 firma bu lisansı almış durumda. Yönetmelik öncesi sadece 4 firmaydık. 4 firma şarj ağı kuruyordu. Ama şimdi bir 30 firma daha buna eklendi. Belki sene sonunda 50 firmaya çıkacağız. Dolayısıyla talep ciddi anlamda artmış durumda.
Hukuki zemin oturduğu için artık firmalar burada yatırım yapma iştahına kavuştular. Ve gerek sektörden gerekse sektör dışından pek çok firma elektrikli araç şarj istasyon ağı kurma niyetinde. Biz de firma olarak kendi Voltrun ağımızın yanında aynı zamanda bu yeni istasyon kuracak firmalara donanım ve yazılım çözümlerimizi açıyoruz." diye konuştu.
Otoyollardaki şarj istasyonları sayısının artırılması konusunda son dönemlerde özellikle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın teşvikleriyle önemli adımlar atıldığına dikkati çeken Somalı şöyle devam etti:
"2023 Nisan'a kadar 1.572 adet hızlı şarj ünitesinin kurulması için bakanlık bir teşvik programı yayınladı ve bunun kazananları Nisan 2023’e kadar bu istasyonları kurmak zorunda olacaklar. Dolayısıyla şu andaki sayısı yaklaşık 150-200 civarında olan DC hızlı şarj istasyonlarının sayısı birden 1.500-1.700 bandına çıkmış olacak. Bu da memleketine gitmek isteyen ya da uzun yol yapmak isteyen pek çok elektrikli araç severi rahatlatacak bir unsur olacak. Tabii bu bir başlangıç.
Yine Bakanlığın bize sunmuş olduğu projeksiyonlara göre 2030’a kadar Türkiye'de 50 bin adet hızlı şarj ünitesinin otoyollarda olması bekleniyor. 1 milyondan fazla da yavaş ünitenin olması bekleniyor. Dolayısıyla pazar aslında çok daha yeni doğdu diyebiliriz, daha yeni başlıyor diyebiliriz. Bu 1.500 adet bir nevi bir kıvılcım niteliğinde. Bunun çok daha sayılarının arttığını zaman içinde göreceğiz." dedi.
Togg konusuna da değinen Somalı, Türkiye’de elektrikli araçlar konusunda Togg’un çok büyük bir tetikleme etkisi olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Togg sayesinde Togg’a hizmet veren yan sanayi firmaları da artık bu elektrikli dönüşümün bir parçası haline gelmeye başladı. Bunun katkılarını daha sonra çok daha net bir şekilde görmeye başlayacağımızı düşünüyoruz. Zira elektrikli dönüşüm tamamlandığında yani Türkiye'de de dünyada da artık araçların büyük bir çoğunluğu elektrikliye dönüştüğünde bizim yan sanayimizin de belki de Togg sayesinde buna ayak uydurduğunu göreceğiz. Bu sayede Togg'un belki direkt olarak faydasından çok dolaylı olarak ülke ekonomisine faydasından bahsediyor olacağımızı düşünüyoruz."
Oxford Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan ve Joule dergisinde yayımlanan hakemli bir çalışmaya göre, yaklaşık 2050 yılına kadar karbondan arındırılmış bir enerji sistemine geçişin, mevcut fosil yakıt kullanım seviyelerimizi sürdürmeye kıyasla dünyaya en az 12 trilyon dolar tasarruf sağlaması bekleniyor.
Araştırma, temiz enerjiye hızlı geçişin fosil yakıt sistemine kıyasla enerji sisteminde maliyetleri düşürürken, küresel ekonomiye daha fazla enerji sağladığı ve dünya çapında daha fazla insanın enerjiye eriştiği bir kazan-kazan-kazan senaryosunu ortaya koyuyor. Çalışmada gündeme getirilen “Hızlı Geçiş” senaryosu, güneş, rüzgar, batarya teknolojileri, elektrikli araçlar ve yenilenebilir elektrikten elde edilen yeşil hidrojen gibi temiz yakıtları artırarak 2050 yılına kadar fosil yakıtlardan arındırılmış bir enerji sisteminin gerçekçi ve mümkün olduğunu ve küresel çapta günümüze kıyasla % 55 daha fazla enerji hizmeti sağlayabileceğini gösteriyor.
Araştırmacı baş yazar Dr. Rupert Way, “Sıfır karbonlu enerji sistemine geçiş için yüksek maliyetler öngören geçmiş modeller şirketleri yatırım yapmaktan caydırdı ve hükümetleri enerji geçişini hızlandıracak ve fosil yakıtlara bağımlılığı azaltacak politikalar belirleme konusunda tereddütte bıraktı. Ancak temiz enerji maliyetleri son 10 yılda bu modellerin beklediğinden çok daha hızlı bir şekilde düştü. En son araştırmamız, temel yeşil teknolojilerin ölçeklendirilmesiyle maliyetlerin düşmeye devam edeceğini ve ne kadar hızlı gidersek o kadar fazla tasarruf edeceğimizi gösteriyor. Yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandırmak artık sadece gezegen için değil, enerji maliyetleri için de en iyi seçenek” diyor.
Araştırmacılar, başlıca enerji modelleri tarafından üretilen binlerce geçiş maliyeti senaryosunu analiz ettiler ve 45 yıllık güneş enerjisi maliyetlerini, 37 yıllık rüzgar enerjisi maliyetlerini ve 25 yıllık batarya depolama verilerini kullandılar. Güneş enerjisinin gerçek maliyetinin bu modellerdeki en iddialı tahminlerden iki kat daha hızlı düştüğünü tespit ederek, son 20 yılda önceki modellerin temel temiz enerji teknolojilerinin gelecekteki maliyetlerini gerçeğe kıyasla çok daha kabarık gösterdiğini ortaya koydular.
Oxford Martin School, Yeni Ekonomik Düşünce Enstitüsü’nde çalışmayı yürüten ekip şefi Profesör Doyne Farmer, “Temiz ve yeşil enerjiye geçişin acı verici, maliyetli ve hepimizin fedakarlık yapmasını gerektiren bir süreç olacağına dair yaygın bir kanı var; ancak bu yanlış bir kanı. Yenilenebilir enerji maliyetleri yıllardır düşme eğiliminde. Birçok durumda fosil yakıtlardan daha ucuzlar ve araştırmamıza göre önümüzdeki yıllarda neredeyse tüm uygulamalarda fosil yakıtlardan daha ucuz hale gelecekler. Ve eğer geçişi hızlandırırsak, daha hızlı ucuzlayacaklar. Fosil yakıtların 2050 yılına kadar tamamen temiz enerji ile değiştirilmesi bize trilyonlarca dolar tasarruf sağlayacak” diyor.
Çalışma, batarya ve hidrojen elektrolizi gibi temel depolama teknolojilerinin maliyetlerinin de önemli ölçüde düşeceğini gösteriyor. Bu arada, nükleer enerjinin maliyetleri son 50 yılda sürekli olarak arttı ve yenilenebilir enerji ve depolama maliyetlerindeki düşüşle rekabet edebilmesi pek mümkün görünmüyor.
Profesör Farmer sözlerine şöyle devam ediyor: “Dünya, yüksek maliyetli, güvenli olmayan, kirletici, değişken fiyatlı fosil yakıtlara olan bağımlılığımızdan kaynaklanan eş zamanlı bir enflasyon krizi, ulusal güvenlik krizi ve iklim kriziyle karşı karşıya. Bu çalışma, temiz enerjiye geçişi mümkün olduğunca çabuk bir şekilde hızlandıracak iddialı politikaların sadece iklim açısından acilen gerekli olmadığını, aynı zamanda dünyanın gelecekteki enerji maliyetlerinde trilyonlarca tasarruf sağlayabileceğini ve bize daha temiz, daha ucuz ve enerji bakımından daha güvenli bir gelecek sunabileceğini gösteriyor”.
GÜVENSİZ FOSİL YAKITLARA BEL BAĞLAMAK RİSKLİ
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana fosil enerji maliyetleri hızla artarak dünya genelinde enflasyona neden oldu. Mevcut krizden önce yapılan bu çalışma, bir asırlık fosil yakıt fiyat verilerini kullanarak bu tür dalgalanmaları dikkate alıyor. Mevcut enerji krizi, çalışmanın bulgularının altını çiziyor ve pahalı, güvensiz fosil yakıtlara bel bağlamaya devam etmenin risklerini ortaya koyuyor. Araştırma, krize verilecek yanıtın düşük maliyetli, temiz enerjiye geçişi mümkün olan en kısa sürede hızlandırması gerektiğini, çünkü bunun hem ekonomi hem de gezegen için faydalar getireceğini doğruluyor.
YEŞİL ENERJİYE YÖNELMENİN PAHALI OLACAĞI FİKRİ ‘TÜMÜYLE YANLIŞ
Makalede öne çıkan bilgiler şu şekilde: